Üye Girişi
ATB BİLGİ PANELİ
Mobil Linkler
ETKİNLİK TAKVİMİ
BORSAVİZYON
Borsavizyon Dergisi
ANKET
Memnuniyet Anketi
Üye Memnuniyet Anketi
SERTİFİKALAR
LİNKLER
Türkiye’de Tahıl Bakliyat ve Un Pazarı

Türkiye’de 700 civarında un üretim tesisi bulunmaktadır. Türkiye’nin aktif olarak çalışan bu 700 un fabrikasının üretimi, fiili olarak yaklaşık 12 milyon tondur. Dünyadaki un fabrikalarının ortalama kapasite kullanımı yüzde 65 iken bu oran Türkiye için yüzde 45’tir. Dünyanın en büyük un ihracatçılarından Türkiye’nin un ihraç ettiği başlıca bölgeler ise Orta Doğu, Uzak Doğu Asya ve Afrika’dır.
 
Birçok açıdan önemli bir kesişme noktası olan Türkiye, coğrafi konumu ve ürün çeşitliliğiyle gıda konusunda kendi kendine yetebilen az sayıdaki ülkelerden biridir. Verimli toprakları, tarıma elverişli iklimi ve yeterli yağış oranı Türkiye’nin neredeyse her çeşit ürünü yetiştirmesine olanak tanımaktadır. Hemen hemen her bölgesinde tarımsal faaliyetlere rastlanan Türkiye, tarımsal üretimde dünyanın en önemli ülkelerinden biridir. Dünya Bankası’nın verilerine göre 2010 yılında ekilebilir alanlar, ülke arazisinin yüzde 31’ini oluşturmaktadır.
1930’lardan sonra Türkiye’nin sanayileşme süreci hızlanmış ve hükümetin politikalarıyla birlikte tarımın toplam ekonomideki payı azalmıştır. 1950’lerde tarımın payı yüzde 50 civarındayken, bu oran 1980’lerde yüzde 25’e, 2000’li yıllarda ise yüzde 11’e düşmüştür. Günümüzde ise modern tarım aletlerinin kullanımı devlet tarafından teşvik edilmekte ve daha verimli bir sulama sistemi için yapısal değişiklikler yapılmaktadır. Son 30 yılda ekonomideki payının düşmesine rağmen, tarım Türkiye’nin dış ticaret faaliyetlerinde hala önemli bir yere sahiptir.
 
TÜRKİYE’DE GENEL EKONOMİK GÖRÜNÜM
Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından “gelişmekte olan pazar” olarak tanımlanan Türkiye, bir serbest piyasa ekonomisidir. Türkiye aynı zamanda CIA Dünya Gerçekleri Kitabı’nda da (CIA World Factbook) gelişmiş ülkeler arasında gösterilmekte ve dünyanın birçok ekonomi ve politika uzmanı tarafından yeni sanayileşen ülkelerden biri olarak değerlendirilmektedir.
CIA Dünya Gerçekleri Kitabına göre, 2013 yılı için toplam gayrisafi milli hasılası (satın alma gücü paritesi) 1,167 trilyon dolar olan Türkiye, dünya ülkeleri arasında 17. büyük ekonomidir. Yurtiçi milli hasılanın yüzde 8,9’unu tarım, yüzde 27,3’ünü sanayi ve yüzde 63,8’ini hizmet sektörü oluşturmaktadır. Türkiye’nin 2013 yılı kişi başına düşen milli geliri ise 15.300 dolardır.
Türkiye ekonomisinde rekabetçi bir piyasa oluşturulması amacıyla son yıllarda birçok özelleştirme çalışması gerçekleştirilmiştir. Devletin rolünü sağlık, temel eğitim, sosyal güvenlik ve milli savunma gibi alanlarla sınırlamak amacıyla girişilen bu özelleştirme çalışmalarında, uluslararası yatırımcıların da katılımı teşvik edilmiştir. T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 2012 yılında yürürlüğe giren yeni teşvik sistemiyle ülkeye daha çok yabancı yatırım yapılmasının önü açılmış ve 2012 yılı itibariyle ülkedeki doğrudan yabancı yatırım miktarı 130 milyar doları aşmıştır.
CIA Dünya Gerçekleri Kitabı’na göre Türkiye’nin iş gücünün yüzde 25,5’ini tarım, yüzde 26,2’sini sanayi ve yüzde 48,4’ünü hizmet sektörü oluşturmaktadır. Ülkenin sanayi sektöründe önde gelen alt dalları ise şunlardır: tekstil, gıda işleme, motorlu araç, elektronik, madencilik, çelik, inşaat ve kerestecilik.
 
TÜRKİYE’DE TARIMIN YERİ VE ÖNEMİ
Yukarıda da değinildiği gibi Türkiye, elverişli iklimi ve coğrafi koşulları sayesinde, gıda ve tarım açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden biri konumundadır. T.C. Başbakanlık Türkiye Yatırım, Destek ve Tanıtım Ajansı tarafından yayımlanan 2014 yılı Tarım ve Gıda Sektörü Raporu’na göre, her geçen yıl büyüyen gıda ve tarım sektörü 2012 yılı Gayrisafi Katma Değerinin (GSKD) yüzde 9’unu oluşturmaktadır. Ülkedeki toplam iş gücünün yüzde 25’ini de içine alan Türkiye gıda ve tarım sektörü, tarımın GSKD dağılımında dünya ülkeleri arasında da 9. sıradadır.
1980’li yıllarla başlayan tarımda yapılandırma çalışmaları, zaman içinde tarım sektöründeki ticari sınırlandırmaların azalmasına, çeşitli özelleştirilmelerin yapılmasına ve Türkiye’nin dünya ekonomisinde önemli rol oynayan iç piyasasının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Ülkenin genç nüfusu, özel sektörün hareketliliği, iklim koşullarının elverişliliği gibi etmenler de bu sektörün değişen dinamiğinde önemli rol oynamaktadır. Türkiye’de tarımsal üretim uzun süredir küçük arazilere dağılmış şekilde devam etmiştir. Ancak bu durumun gelecekte değişmesi beklenmektedir. Geleneksel tarım yöntemlerininse halen devam etmekte olduğu görülse de Avrupa Birliği uyum süreci vesilesiyle tarımda daha fazla modernleşme görüleceği tahmin edilmektedir. Bu değişimlere Güney Anadolu Kalkınma Projesi (GAP) gibi yatırım ve destek çalışmalarının da fayda sağlandığı bilinmektedir.
1980’li yıllardan bu yana gıda üretiminde kendi kendine yetebilen bir ülke konumuna gelen Türkiye birçok tarımsal ürünün üretiminde de dünya piyasalarında ilk sıralarda yer almaktadır. Ancak tarımın toplam ekonomideki payı zaman içinde azalma göstermiştir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2013 yılı itibariyle Türkiye, fındık, kiraz, incir, kayısı, ayva, nar gibi meyvelerin ve kuru kayısı, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir gibi kurutulmuş meyvelerin üretiminde dünya lideridir. Karpuz, salatalık, nohut üretiminde ikinci sırada, patlıcan, yeşilbiber, mercimek ve antepfıstığı üretiminde ise dünya üçüncüsüdür. Soğan, zeytin, elma, domates, şeker pancarı, arpa, badem, buğday, çavdar ve greyfurt gibi ürünlerde ise dünyanın en büyük 10 üreticisinden biridir.

TÜRKİYE’DE HUBUBAT ÜRETİMİ
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de en çok üretimi gerçekleştirilen tahıl ürünü buğdaydır. 2004 ve 2014 yılları arasında buğday üretiminde belirgin düşüşler olduğu gibi önemli yükselişler de yaşanmamıştır. Türkiye buğday üretimi 2004 ve 2005 yıllarında 21 milyon ton dolaylarında gerçekleşmiştir. 2006 yılında bu miktar 20 milyon tona, 2007 ve 2006 yıllarında ise 17,5 milyon ton dolaylarına gerilemiştir. 2009 yılında tekrar yükselerek 20 milyon tona çıkan ve 2010 yılında 19,6 milyon tona gerileyen Türkiye buğday üretimi, 2011 yılında 21,8 milyon ton, 2012 yılında ise 20,1 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. En yüksek üretim miktarına 22 milyon tonla 2013 yılında ulaşılmıştır. TÜİK verirline göre; 2014 yılı buğday üretimi ise 19 milyon tondur.
Türkiye’de üretim miktarı bazında en önemli ürün olan buğdayın ekili alan genişliği yıllar içinde azalmaktadır. 2004 yılında 93 milyon dekarlık alana ekilen buğday 2014 yılında 79 milyon dekarlık alana düşmüştür. Buna karşın yıllar içinde buğday üretiminden alınan verimde, az miktarda da olsa artış görülmektedir. 2004 yılı buğday üretim verimi dekar başına 226 kg iken 2014 yılında 240 kg’a yükselmiştir.
Türkiye’nin tahıl üretiminde ikinci önemli ürün ise arpadır. Arpa üretimi, ekimi yapılan alan ve üretimden alınan verim, 2004 yılından bu yana azalmaktadır. 2004, 2005 ve 2006 yıllarında 9 milyon ton civarında olan arpa üretimi 2007 yılında 7,3 milyon tona, 2008 yılında ise 5,9 milyon tona düşmüştür. 2009 ve 2013 yılları arasında 7 ve 8 milyon ton arasında seyreden Türkiye arpa üretim miktarı, 2014 yılında 6,3 milyon tona gerilemiştir.
Türkiye’de mısır üretimi, üretim alanı ve verim ise giderek artmaktadır. Türkiye’de mısıra yönelik talep artışının, doğrudan tüketimden ziyade gıda sanayindeki kullanım artışından kaynaklandığı düşünülmektedir. 2004 ve 2007 yılları arasında 3 ve 4 milyon ton dolaylarında seyreden üretim, 2008 yılı itibariyle 4 milyon tonun üzerine çıkmıştır. 2013 yılına gelindiğinde ise 5,9 milyon tona yükselmiş ve 2014 yılında da 5,95 milyon tona çıkmıştır. Mısır üretiminde 2004 yılında dekar başına alınan verim 550 kg iken 2014 yılında bu miktar 903 kg’a yükselmiştir.
Bir diğer önemli tahıl ürünü olan pirincin üretim alanı ve üretim miktarı da giderek artmaktadır. 2004 yılında 490 bin ton olarak gerçekleşen çeltik üretimi, 2008 yılında 700 bin tonun üzerine çıkmış, 2013 yılında ise 900 bin tona ulaşmıştır. Çavdar ve yulaf üretimi ise 2004 ve 2013 yıllar arasında ciddi bir değişim göstermemiştir. Her iki tahıl ürünü de yılda 200 bin ile 300 bin ton arasında üretilmektedir.

TÜRKİYE’DE BAKLİYAT ÜRETİMİ
Son 12 yılda ciddi oranda azalma gösteren Türkiye kuru bakliyat üretimi, verimlilikte yükselme gösterse de toplam bakliyat üretimine çok yansımamıştır. Türkiye’de kuru bakliyatın ekim alanı son 12 yıl içerisinde önemli oranda azalma göstermiştir. 2003 yılında 12 milyon dekar olan toplam kuru baklagiller ekim alanı, 2012 yılında 7,2 milyon dekara kadar gerilemiştir. 2013 yılında ise bir miktar artmış ve 8 milyon dekara ulaşmıştır. Ancak 2014 yılında tekrar gerileyerek 7,4 milyon dekara düşmüştür. Buna bağlı olarak toplam bakliyat üretimi de son 12 yılda yaklaşık 400 bin ton düşmüştür. Buna göre; 2003 yılında 1,4 milyon ton olan toplam bakliyat üretimi, 2014 yılında 1 milyon tona kadar gerilemiştir.
Bakliyatlar arasında en yüksek üretim miktarının nohutta olduğu görülmektedir. TÜİK verilerine göre; 2003 yılında 600 bin ton olan Türkiye nohut üretimi, son 10 yılda yaklaşık 150 bin ton gerileyerek, 2013 yılında 506 bin tona düşmüştür. Nohuttan sonraki en yüksek üretim miktarı kırmızı mercimeğe aittir. 2003 yılında 485 bin ton olan ve 2006’da 580 bin tona kadar çıkan kırmızı mercimek üretimi, 2008’de 106 bin tona kadar düşmüş, sonraki yıllarda da bir miktar artarak 2013 yılında 395 bin tona ulaşmıştır. 2014 yılında gerçekleştirilen kırmızı mercimek üretimi ise 325 bin tondur. Bir diğer önemli ürün olan kuru fasulyede üretim miktarı 2003 yılında 250 bin ton civarında iken, giderek gerilemiş ve 2013 yılında 195 bin tona düşmüştür. 2014 yılında ise bir miktar artmış ve 215 bin tona yükselmiştir.

DIŞ TİCARETTE HUBUBATIN YERİ
Türkiye’de tahıl grubu içerisinde en çok ithal edilen ürün buğdaydır. TÜİK’in verilerine göre, buğday ithalatı 2005 yılında 135 bin ton olarak gerçekleşmiştir. 2007 yılında 2,1 milyon tona, 2008 yılında ise 3,7 milyon tona yükselen Türkiye’nin buğday ithalatı, 2010 yılında bir miktar düşerek 2,5 milyon ton civarında gerçekleşmiştir. 2011 yılında 4,7 milyon tonla 2013 yılına kadarki 10 yılda en yüksek ithalat miktarına ulaşılmıştır. 2012 yılında ise bir miktar düşmüş ve 3,7 milyon ton olarak gerçekleşmiş, 2013 yılında ise tekrar 4 milyon tona yükselmiştir. 2014 yılında ise yaşanan kuraklığa bağlı olarak üretimin düşmesi, Türkiye’nin buğday ithalatının 5,2 milyon tonla son 15 yılın en yüksek seviyesine ulaşmasına neden olmuştur. Gerçekleştirdiği buğday üretimiyle iç tüketimini karşılayabilen Türkiye’nin ithalata başvurma nedeni, ihraç mamul maddeler için ihtiyaç duyulan kaliteli buğday temindir. Türkiye, buğdayı daha çok işlenmiş ürün (un, makarna, v.b.) olarak ihraç etmektedir. Bu yüzden tahıl bazında buğday ihracatı son derece sınırlıdır.
Buğdaydan sonra ithalat ve ihracat miktarı en yüksek tahıl ürünü mısırdır. Mısır ithalatı yıllara göre farklılık göstermektedir. TÜİK verilerinden Türkiye’nin mısır ithalatına bakıldığında, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında ithalatın azalma eğiliminde olduğu görülmektedir. 2009 yılında yürürlüğe giren yönetmeliklerin bu azalmada etkili olduğu düşünülmektedir. Bu yönetmelikler neticesinde genetiği değiştirilmiş ürünlerin ithalatına önemli kısıtlamalar getirilmiştir. Mısır da kısıtlamaya dahil olan bu ürünlerin başında yer almaktadır. Ancak mısır ithalatı 2012 yılından itibaren yeniden yükselişe geçmiş ve 2012’de 807 bin ton olarak kaydedilmiştir. 2013 yılında artış devam etmiş ve 1,5 milyon ton ithalat miktarına ulaşılmıştır. 2014 yılında gerçekleştirilen mısır ithalatı ise TÜİK verilerine göre 1,4 milyon tondur.
Mısır ihracatı ise ithalatla kıyaslandığında son derece düşüktür. 2010 yılından bu yana sadece 2013 yılında 210 bin tonun üzerinde mısır ihracatına rastlanmaktadır.
Türkiye’de üretilen tahıl ürünleri arasında buğday ve mısırdan sonra ithalatı yapılan diğer ürünler ise arpa ve pirinçtir. Düşük miktarlarda seyretse de ithalat faaliyetleri gözlenmektedir. Arpa ve pirincin ithalat miktarı 2013 yılında sırasıyla 256 bin ve 283 bin ton iken, kuraklığın yaşandığı 2014 yılında sırasıyla 675 bin ve 493 bin tona çıkmıştır.
 
DIŞ TİCARETTE BAKLİYATIN YERİ
Baklagillerin ekili olduğu tarım alanlarının azalması ve buna bağlı olarak üretim miktarının düşmesi, Türkiye’nin kuru bakliyat ithalatında da artışa neden olmaktadır. 2010 yılında 271 bin ton olan toplam bakliyat ithalatı, 2013 yılında 334 bin tona, 2014 yılında ise 448 bin tona yükselmiştir. Bakliyat grubunda en çok ithal edilen ürün mercimektir.
2009 yılında 141 bin ton mercimek ithalatı yapılmıştır. Bu miktar 2010 yılında 210 bin tona, 2011 yılında ise 309 bin tona yükselmiştir. 2012 yılında mercimek ithalatında düşüş yaşanmış ve 168 bin ton mercimek ithalatı gerçekleştirilmiştir. 2013 yılı ithalat miktarı ise 199 bin tondur. Bu miktarın 2014 yılında önemli oranda arttığı ve 303 bin tona ulaştığı tahmin edilmektedir.
2013 yılında mercimekten sonra en çok ithal edilen bakliyat nohuttur. 2009 yılında 4 bin ton, 2010 yılında 7 bin ton ve 2011 yılında 8 bin ton olarak gerçekleşen nohut ithalatı, 2012 yılıyla birlikte ciddi oranda artmıştır. 2012 yılı nohut ithalat miktarı 34 bin tondur. Bu miktar 2013 yılında daha da artmış ve yaklaşık 57 bin tona yükselmiştir. 2014 yılında ise 41 bin ton nohut ithalatı yapıldığı tahmin edilmektedir.
Mercimek, nohut ve bezelyeden sonra en çok ithal edilen ürün olan kuru fasulyede ise ithalat miktarı giderek düşmektedir. Kaydedilen düşük ithalat miktarlarından sonra 2014 kuru fasulye ithalatı bir miktarının yükselerek 52 bin tona ulaştığı tahmin edilmektedir. Türkiye’nin bakla ithalatı da artmaktadır. 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında bin tona dahi yaklaşamayan bakla ithalat miktarının, 2014 yılında 1,4 bin tona ulaştığı tahmin edilmektedir.
Mercimek, 2013 yılında ithalatta olduğu gibi ihracatta da en yüksek paya sahiptir. Türkiye, mercimek ihracatında en yüksek miktara 212 bin ton ile 2011 yılında ulaşılmıştır. 2012 yılında bu miktar biraz gerilemiş ve 197 bin tona düşmüştür. 2013 ve 2014 yıllarında ise gerileme devam etmiş ve mercimek ihracatı 178 ve 183 bin ton olarak kaydedilmiştir. 2013 yılında en çok ihraç edilen ikinci bakliyat ürünü ise bezelyedir. Bezelye ihracatı, 2011 ve 2012 yıllarında ortalama 23 bin ton olarak gerçekleşmiş, 2013 yılında artış göstererek 31 bin tona çıkmıştır. 2014 yılında ise 24 bin tona gerilediği tahmin edilmektedir.
Türkiye’nin nohut ihracatı da yıldan yıla azalma göstermektedir. Buna göre, 2010 yılında neredeyse 56 bin ton olan nohut ihracatı, 2011 yılında 28 bin tona, 2012 yılında da 25 bin tona düşmüştür. 2013 yılında da düşmeye devam eden nohut ihracatı, 19 bin ton civarında kalmıştır. 2014 yılında ise 18 bin tona gerilediği görülmektedir. Kuru fasulye ihracatı ise oldukça düşüktür. 2010 yılında 1,6 bin ton olarak gerçekleşen kuru fasulye ihracatı, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında 1300 ve 2500 ton civarında gerçekleşmiş, 2014 yılında da tahmini olarak 8800 tona yükselmiştir.
 
Tarihteki ilk değirmenlerin Anadolu topraklarında kullanıldığı bilinmektedir. Bu köklü geçmiş, bugün Türkiye’nin dünya değirmencilik sektöründe hem un hem de değirmen teknolojileri üretimi ve ihracatı noktasında ilk sıralara taşımıştır.
Günümüzde Türkiye’deki üretime bakıldığında; yıllık un üretiminin yurtiçi tüketimin bir hayli üzerinde kaldığı görülmektedir. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından hazırlanan 2012 tarihli Un Sanayi Sektör Raporu’na göre, Türkiye’de 700 un üretim tesisi bulunmaktadır. Türkiye’nin aktif olarak çalışan bu 700 un fabrikasının üretimi, fiili olarak yaklaşık 12 milyon tondur. Dünyadaki un fabrikalarının ortalama kapasite kullanımı yüzde 65 iken, bu oran Türkiye için yüzde 45’tir. Türkiye’nin potansiyelinin çok altında üretim yaptığı gözlenmektedir.
 
Un fabrikalarının bölgelere dağılımına bakılacak olursa, en çok değirmenin İç Anadolu bölgesinde olduğu görülmektedir. Mevcut un üretim tesislerinin yüzde 28’i İç Anadolu, yüzde 20’si Karadeniz, yüzde 19’u Marmara, yüzde 13’ü Güneydoğu Anadolu, yüzde 7,5’i Ege ve yüzde 6,4’ü Akdeniz bölgesindedir. Un değirmenlerinin kuruluş ve yatırım planlarına bakıldığında özellikle hammaddeye, pazara ve altyapıya yakınlığının göz önünde bulundurulduğu fark edilmektedir. Türkiye’nin buğday üretim ve ekim alanları da un üretim tesisleri için yer seçiminde etkili olmuştur.
Dünya piyasasında Türkiye, Kazakistan’la birlikte en büyük iki un ihracatçısından biridir. Un ihracatında 2005 yılında atağa geçen Türkiye, Kazakistan ve AB ülkelerinin un ihracat miktarına yetişmiştir. 2006, 2007 ve 2008 yıllarında 1,2 milyon ton civarında gerçekleşen Türkiye un ihracatı, 2009 ve 2010 yıllarında 1,8 milyon tona yükselmiştir. 2011 ve 2012 yıllarında ise artışa devam ederek 1,9 milyon tona ulaşmıştır. Türkiye’nin 2013 yılı buğday unu ihracatı 2,1 milyon tondur. 2014 yılı ihracat miktarı ise 2,216 milyon tona ulaşmıştır. Türkiye’nin un ihraç ettiği başlıca bölgeler ise Orta Doğu, Uzak Doğu Asya ve Afrika’dır.
 
KAYNAK: MILLER MAGAZINE DEĞİRMENCİ DERGİSİ

Yayın Tarihi : 04.06.2015 / Okunma Sayısı : 7,504
İLETİŞİM
Macun Mahallesi 171. Cadde No:4 Yenimahalle / ANKARA
T : +90 312 327 00 00 (pbx)      F : +90 312 324 08 57      E-Mail : info@ankaratb.org.tr