Üye Girişi
ATB BİLGİ PANELİ
Mobil Linkler
ETKİNLİK TAKVİMİ
BORSAVİZYON
Borsavizyon Dergisi
ANKET
Memnuniyet Anketi
Üye Memnuniyet Anketi
SERTİFİKALAR
LİNKLER
ATB Meclis Toplantısında Ortadoğu ve Bölgesel Gelişmeler ele alındı

Doç. Dr. Özcan: Son gelişmeler uzun vadede Türkiye’ye fırsatlar ve sorunlar çıkartacaktır

Ankara Ticaret Borsası’nın (ATB) son meclis toplantısında, Ortadoğu’daki ekonomik ve siyasi gelişmeler ele alındı. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Dış Politika Uzmanı Doç. Dr. Nihat Ali Özcan tarafından verilen konferansta, Ortadoğu ve Bölgesel Gelişmeler ele alınırken, geleceğe ilişkin perspektifler değerlendirildi.
ATB Yönetim Kurulu başkanı Faik Yavuz’un kısa bir değerlendirmesiyle başlayan konferansta, Doç. Dr. Özcan konferansta yaptığı değerlendirmede, “son gelişmeler uzun vadede Türkiye’ye hem fırsatlar hem de sorunlar çıkartacaktır” dedi.
Yavuz’un sözleri
ATB yönetim Kurulu Başkanı Yavuz, Türk ekonomisinde içten  ve dıştan kaynaklanan şoklar nedeniyle kırılmalar yaşadığını belirterek “içten kaynaklanan şoklar karşı Türk Ekonomisi dayanaklıdır. Ancak, dıştan kaynaklanan ve Türkiye’nin inisiyatifi dışında oluşan şoklara karşı ne yazık ki, korumasız durumdadır” şeklinde konuştu.
Yavuz, Türkiye’nin güneyindeki siyasi belirsizliğin Türkiye’yi etkilediğini belirterek “Irak bugün üçe bölünmüş durumdadır. Suriye’nin halini ise ibretle takip ediyoruz. İran’a uygulanan ekonomik ambargonun kaldırılması ise dengelerin yeniden kurulmasına neden olacaktır” dedi.
Doç. Dr. Özcan’ın konuşması
ATB Meclis üyelerine Türkiye’nin çevresinde yaşanmakta olan gelişmeler hakkında bir konferans veren Özcan, İran’a yönelik ambargonun kalkmasıyla birlikte bölgede dengelerin değiştiğini ve ülkelerin pazarlık güçlerinin şekil değiştirdiğini söyledi.
Doç.Dr. Özcan sözlerine şöyle devam etti:
“Ortadoğu’da yaşadığımız sorunlar yılın ilk günlerinde yeni boyutlar kazandı. Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkiler gerildi. Tam bu tartışılırken, İran’a uygulanan ekonomik ambargoya son verildi. İran’ın el konulan 100 milyar dolar tutarındaki parası serbest hale geldi ve batılı gelişmiş ülkeler İran’ın kapısında sıraya girdiler. Çünkü İran’ın elinde hem büyük bir kaynak, hem de yetişmiş genç bir nüfus var. Durum İran’ın lehine gelişirken, düşen petrol fiyatları nedeniyle Suudi Arabistan’ın aleyhine dönmeye başladı. Suudi Arabistan kendi iç dengelerini korumaya çalışırken, aynı zamanda Yemen’le yaşadığı sorunlar mali yönden ülkeyi sıkıntıya soktu. Buna diğerlerini de eklediğinizde bölgede yeni sorunların baş göstermesi kaçınılmaz oluyor.
Dünya ham petrol rezervlerinin yüzde 64’nün bu bölgeden karşılandığı düşünülürse, İran ile Suudi Arabistan’ın arasındaki gerginliğin ilerleyen tarihte daha da tırmanacağı beklenmelidir.”
Gündemdeki sorunlar
Konuşmasının ikinci kısmında, küresel ve bölgesel gündemdeki sorunların başında ABD-Çin ilişkilerinin geldiğine dikkat çeken Doç. Dr Özcan, bunu Rusya, ABD ve AB arasındaki gelişmeler, petrol fiyatları ile mülteci sorununun takip ettiğini belirtti. Özcan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çin’in uzunca bir süreden beri uyguladığı agresif politikalar, Uzakdoğu’da tedirginliği artıyor. Çin’in uyguladığı bu politikadan birinci derecede ABD etkileniyor ve ABD bu nedenle bölgeye yoğun bir ilgi gösteriyor, enerjisini bu bölgeye harcıyor.
Öte yandan AB ülkelerinin Rusya’ya koymuş olduğu ekonomik ve ticari ambargo bu ülkede büyük bir sıkıntı yaratıyor. Bilindiği gibi Rusya, Ukrayna krizinde batıya karşı sert bir politika izlemiş, bunun sonucu olarak batı da Ukrayna’ya verdiği desteği artırarak sürdürmüştü. Rusya, Karadeniz ve sıcak denizlere inme politikasında değişen duruma göre yenilikler uygulamaya koymuştur. Suriye’ye verdiği destek de bunun bir sonucudur.  
Tüm bunların yanında petrol fiyatlarının 30-32 dolara kadar gerilemesi de Rusya’da çok önemli sorunlara neden oluyor. Yapılan hesaplamalara göre, yeni fiyatlar Rusya’da önemli kayıplara neden olmaktadır. Petrol fiyatlarındaki bir dolarlık düşüş, Rusya’da 2 milyar dolar kayba neden olmaktadır. Ham petrol ve doğal gazdan başka ticaretini yapacağı ürünü olmayan Rusya’nın içine düştüğü durumu, uğramış olduğu ekonomik kaybın büyüklüğünü buradan görmek mümkündür.
Rusya-Türkiye ilişkiler
Rusya ile Türkiye ilişkiler, Rus savaş uçağının düşürülmesiyle büyük bir gerilim içine girmiştir. Aslında gerilim Suriye nedeniyle daha önce başlamıştı. Türkiye’nin,  Rus Savaş Uçağını düşürmesiyle de Putin’in karizması çizildi. Türkiye ile Rusya arasındaki gerginliğin  kısa sürede biteceğini beklemekte yanlış olacaktır. Bu nedenle Türkiye’nin Rusya’ya alternatif pazarlara yönelmesinde yarar olacaktır.”
Suriye Sorunu
Konuşmasının son bölümünde Suriye sorununa ilişkin görüşlerine yer veren Doç. Dr. Özcan sözlerini şöyle tamamladı:
Türkiye’nin güneyinde tam anlamıyla bir kaos yaşanıyor. Irak’ın parçalanmış yapısına şimdi de Suriye eklendi. Türkiye’nin bölge politikasını yeni durum göre uyarlaması muhtemeldir. Bölgede çok taraflı, farklı karakterde aktörler ve çıkarların yarışı söz konusu. Bu nedenle aktörler ortak bir noktada buluşamıyor.
Bölgede en büyük tehditlerden biri de IŞİD’dir. Batı, IŞİD’den korkmaktadır. IŞİD’in bugün yüz  ülkeden, bilinen 35-40 bin civarında silahlı militanı vardır. Savaşın bitmesiyle bu militanların ülkelerine döneceklerdir. Bu durum batıyı tedirgin etmekte ve korkutmaktadır. IŞİD, Türkiye’yi hedef tahtasına koymuştur. Bunu de gerçekleştirdiği kanlı eylemlerle göstermiştir.
Türkiye böylesi bir ortamda ABD ve AB ülkeleri için vazgeçilmez bir ortaktır. Bunda Türkiye’nin demokratik yapısı, serbest piyasa ekonomik modeli, çok partili sistemi etkilidir. Bu özellikleri nedeniyle Türkiye sorunlara karşı güçlü ve bağışıklı kazanmış durumdadır. Bunların yanında Türkiye’nin jeopolitiği de konumunu güçlendirmektedir.
Türkiye Suriye iç savaşı boyunca büyük bir sığınmacı akınına uğramıştır. İklim değişiklikleri, savaşlar insanların hayatlarını bulundukları yerlerde sürdürmesini zorlaştırmaktadır. Günümüzde milyonlarca insan daha iyi bir yaşam koşulu için göç halindeler. Türkiye, bunu en iyi bilen ülkelerin başında gelmektedir.
Suriye krizinin kısa vadede sonuçlanacağını düşünmemeliyiz. Bakın, Birinci Körfez, Irak savaşının çıkmasından bu yana 26 yıl geçmiş olmasına karşın bu ülkede iç barış, istikrar sağlanamamıştır. Suriye’de de benzer bir durum yaşanması kaçınılmazdır. Çünkü ABD ve batılı ülkeler buraya herhangi bir askeri güç getirmeyi düşünmemektedir. Bu da barış imkanın zayıflatmaktadır.
Sonuç olarak; Türkiye’nin etrafındaki bu kara deliklere rağmen, Türkiye’nin sorunlarla baş etme kapasitesi yüksektir. Demokratik temsil ve kültürü ile sorunların üstesinden gelebilecek güce sahiptir”
Soru-Cevap
Doç. Dr. Özcan konuşmasından sonra ATB Meclis Üyelerinin sorularını cevaplandırdı. ATB başkanı Yavuz da yaptığı kısa kapanış değerlendirmesinde, “petrol fiyatlarındaki gerilemenin Türkiye’ye hem fayda hem de zarar getirdiğine işaret etti. Yavuz, “bu ülkelerin petrol gelirlerinin gerilemesi, yaptıkları dış alımları kısıtlamaktadır. Türkiye, bu bölgede önemli bir ihracatçı ülke konumundadır. Bu nedenle ihracat gelirleri gerilemektedir. Oysa Türkiye’nin hedeflediği büyüme rakamlarına ulaşması için daha çok üretmeli ve daha çok satmalıdır” dedi.
 
 



RESİMLER

Yayın Tarihi : 02.02.2016 / Okunma Sayısı : 2,555
İLETİŞİM
Macun Mahallesi 171. Cadde No:4 Yenimahalle / ANKARA
T : +90 312 327 00 00 (pbx)      F : +90 312 324 08 57      E-Mail : info@ankaratb.org.tr