Üye Girişi
ATB BİLGİ PANELİ
Mobil Linkler
ETKİNLİK TAKVİMİ
BORSAVİZYON
Borsavizyon Dergisi
ANKET
Memnuniyet Anketi
Üye Memnuniyet Anketi
SERTİFİKALAR
LİNKLER
2018 biterken, 2019 beklentileri

2018 biterken, 2019 beklentileri
 
Türkiye için 2018 yılının zor geçeceğini 2017 yılında değişik platformlarda yapmış olduğum değerlendirmelerde sıkça ifade etmiştim. Gerçekten de içinde bulunduğumuz yıl ülkemiz için bir hayli ağır ekonomik koşullar altında geçiyor. Ancak hemen belirteyim ki, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın ifade ettiği gibi “zor ve ağır” olan kısmın önemli bir bölümünü geçilmiştir. Geriye daha az ama daha çok dikkat etmemiz geren kısmı kalmıştır.
 
Ülkemiz son seçimlerle yeni bir siyasi yapıya kavuşmuştur. Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi ile parlamento dışından bakanların oluşturduğu yeni bir hükümetim sistemine geçilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı hem partisinin hem de aynı zamanda hükümetimizin de başında bulunmaktadır. Yani hükümet artık eskisine göre çok daha seri kararlar alarak süratle uygulamaya koyabilmektedir. Bu bir avantajdır. Nitekim, içinde bulunduğumuz yılın ikinci yarısında yaşanan ekonomik dalgalanma bu sayede çok kısa bir süre içinde atlatılmış ve bugünkü sakin sulara gelinmiştir.
 
Hükümetimizin başlatmış olduğu “Enflasyonla Topyekûn Mücadele” kampanyası son aylarda yükseliş trendine giren enflasyonu aşağıya çekmede etkili olacağının sinyalleri de gelmeye başlamıştır. Tüketici Fiyat Endeksinin Ekim ayı itibariyle 25.24 gibi çok yüksek bir orana çıkmış olmasına karşın yükseliş hızının Eylül ayına kıyasla gerilemiş olması ümit vericidir. Ancak Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon oranını yüzde 20’ler düzeyinde olacağını tespiti de 2019 yılının da ülkemiz için zor geçeceğine işaret etmektedir. 
 
Türkiye ekonomisi, daralan dünya ekonomisiyle birlikte daralmıştır. Dünyada dolaşan serbest para miktarının azalması, likiditenin düşmesi ve ABD’nin kendi ekonomisini ayakta tutmak için uygulamaya koyduğu ekonomik tedbirler sadece Türkiye için değil Avrupa Birliği ülkeleri için de büyük sıkıntıya ve küçülmeye neden olmuştur. Türkiye tüm olumsuz koşullara rağmen ihracatını artırabilme başarısını gösterebilmiştir. Turizmdeki canlanma da bu sıkıntılı sürecin az hasarla atlatılmasında etkili olmuştur. 
 
Değerli okuyucularımız,
 
Türkiye ekonomisi bu haliyle gelişmiş 17 ekonomi içinde yer almaktadır. Bu çok önemli bir göstergedir. Ancak, Türkiye’nin sıkıntılarının önemli bir kısmı dış konjonktürden kaynaklanmaktadır. Hemen yanı başımızda önce Irak, peşinden de Suriye’de patlayan savaşlar ülkemizi önemli bir göç dalgasıyla karşı karşıya bırakmıştır. Bugün ülkemizde sadece Suriyeli göçmen sayısı resmi rakamlara göre 3.4 milyondur. Suriyelilerin dışında Irak’tan, Afganistan ve Afrika ülkelerinden gelen 1.5 milyona yakın mülteci ülkemiz sınırları içinde barınmaktadır. Bu rakamlar birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla mülteciyi barındırdığımızı göstermektedir. Sadece Suriyeli mültecilere bugüne kadar sarf edilen para dolar cinsinden 35-40 milyardır.
 
Türkiye’nin cari açığına hemen hemen denk gelen bu kadar büyük bir paranın sadece Suriyeli Mültecilere harcanmış olması bile Türkiye Ekonomisinin dayanıklılığını göstermektedir. Yine, AB ülkelerinden örnek vermek gerekirse, bu kadar büyük bir mülteci nüfusunu birkaç ülke hariç hangi ülke barındırsa, çok büyük ekonomik ve sosyal çalkantıya düşerdi. Türkiye tüm bu olumsuz koşullara karşın, ekonomisini canlı tutma başarısını gösterebilmiştir. 
 
Elbette ki, her şey tozpembe değildir. Mutlaka sıkıntılarımız vardır. İşsizlik özellikle genç işsizlik ülkemizi derinden etkilemektedir. Bunun için alınan tedbirler tüm iyi niyetli girişimlere karşın sonuçsuz kalmaktadır. İşsizlik sorununun kökten çözümü için, KOBİ destekleri sürdürülmeli, üretime ve ihracata yönelik yatırımlar desteklenmelidir. Açılan her tesis, istihdam demektir, üretim demektir, ihracat demektir. 
 
Tarım ve hayvancılık potansiyeli de ülkemiz için önemlidir. Köylerden kentlere göçün önlenmesinde, insanların bulundukları yörelerde kalkındırılması gerekmektedir. Bunun için de özellikle genç çiftçiler tarım ve hayvancılığa özendirilmelidir. Çünkü tarım ve hayvancılık stratejik sektörler olarak geleceğe damgasını vuracaktır. 
 
Artan dünya nüfusu ile birlikte insanların ihtiyaçlarının çeşitlendirilmesi tarıma ve hayvancılığa olan önemi artırmaktadır. Bu nedenle, Türkiye stratejik ürünlerinin sayısını artırmalı ve tarımda bilimselliğe önem vererek, vazgeçilmez bir ülke konumuna gelmelidir. Nitekim, geçtiğimiz günlerde üst Birliğimiz TOBB’da gerçekleştirilen “Ticaret Borsaları Konsey” toplantısında dile getirilen sorunların ve çözüm yollarının ivedilikte uygulamaya konulması elzemdir. 
 
 
 
         Faik YAVUZ         
Yönetim Kurulu Başkanı

Yayın Tarihi : 30.11.2018 / Okunma Sayısı : 649
İLETİŞİM
Macun Mahallesi 171. Cadde No:4 Yenimahalle / ANKARA
T : +90 312 327 00 00 (pbx)      F : +90 312 324 08 57      E-Mail : info@ankaratb.org.tr